Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından, iktidarın karşılaşacağı yoğun ekonomik gündem, hükümetin ilk işinin ek bir bütçe çıkarmak ya da yeni bir bütçe yapmak olacağını gösteriyor. Seçim taahhütleri, emeklilikte yaşa takılanlar (EYT), deprem maliyetleri, artan faiz giderleri ve maaş zamlarının yükü, bütçe açığının en az 3 katına çıkacağı tahmin ediliyor. Bu durum da 1.5 – 2 trilyon lira büyüklüğünde yeni bir bütçenin zorunlu hale geleceği anlamına geliyor.
2023 yılı bütçesi, seçim vaatleri ve EYT maliyeti göz ardı edilmeden hazırlanmıştı. Ancak günlük olarak artan seçim harcamaları ve vaatleri ile EYT’nin getirdiği yüklerin yanı sıra şubat ayında ülkeyi sarsan deprem felaketi de eklenmiş durumda. Yapılan hesaplamalara göre, 660 milyar liralık açığın en az 3 katına çıkacağı öngörülüyor ve bu da en az 1.5 – 2 trilyon liralık yeni bir bütçenin oluşturulmasını gerektiriyor.
Emeklilikte yaşa takılanların emekli edilmesiyle birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bu yıl yaklaşık 2-2.5 milyon yeni emekliye ilave maaş ödemesi yapması gerekiyor. Ayrıca, EYT’nin bu yılın bütçesine getireceği ek yükün 300 milyar lirayı aşması bekleniyor.
Deprem sonrası inşa edilmesi gereken konutlar, altyapılar, yollar ve kamu binaları gibi kalemler de bütçeye yüzlerce milyar liralık ek bir yük getiriyor. Bu nedenle, mevcut bütçeyle karşılanamayacak olan tüm bu harcamalar, ek bütçe ve borçlanma yoluyla finanse edilmeye çalışılacak.
Seçim sürecinde kullanılan kamu kaynakları ve cömert seçim vaatleri, bütçe üzerinde ciddi bir maliyet baskısı oluşturacak. Özellikle kamu işçilerine yapılan büyük zamın ardından temmuz ayında memur ve emeklilere de büyük zam yapılması sözü verilmiş durumda. Bu sebeple, personel ve emekli aylığı ödemeleri, ek bütçenin en önemli gider kalemlerinden biri olacak.